TARİH ÖNCESİNDE ERZİNCAN ÇAYIRLI
Erzincan ve çevresinde genel olarak tarih öncesi çağlara ait ciddi çalışma olmamakla birlikte doğu-batı ve kuzey-güney arasındaki yolların bölgeden geçiyor olması, tarım için sulak vadilerin, ovaların bulunması, bugün olduğu gibi geçmişte de yerleşmeler için yeterli şartlardır.
Bu yüzden bölgenin tarih öncesi döneme ait iz ve kalıntılarının zengin olması ihtimali vardır. M.Ö. 1380’lerde güçlenen Hitiler küçük kavimleri himaye altına almış M.Ö. 1200’den sonra deniz kavimlerinin bakısıyla Hititler çöker, M.Ö. 900’den sonra bölgeye Urartular hâkim olur. Asur, Kimmer ve İskitlerle yapılan savaşlarla bu devlet zayıflar. Urartular dönemine ait olarak Erzincan’ın doğu kısmında şehre 15 km. uzaklıkta bulunan iki tepecek tespit edilmiştir. Altıntepe olarak bilinen bu yerden başka yerlerde kalıntıların olması mümkündür.
M.Ö. 612’de İran kökenli bir kavim olan Metler bölgeye hâkim olurlar. Yine İran kökenli başka bir kavim olan Persler Anadolu’da etkili güç haline gelirler.
M.Ö. 334’te Helen İmparatorluğu bölgeye hâkim olur. Ardından kısa bir süre Partlar Pontuslar bölgeye hâkim olurlar.
ROMALILAR DÖNEMİ(M.Ö. 60-M.S. 400)
Yolların getireceği zenginlik eski çağlarda da pek çok kavmin bölge için savaşmasına neden olmuştur. Partlar’la Roma mücadelesi başlamış daha sonra bölgeye Romalılar hâkim olmuşlardır. Nitekim ilçe çevresinde bulunan Roma yerleşim birimleri bulunan Roma paraları bu tezi doğrulamaktadır.
M.S. 313. yıllarında İran’ a uzanan Hrisyanlığın geçmiş noktası Erzincan yöresi olacaktır. Bu dönemde Hıristiyanlık dininin bölgedeki dini otoritelerinin ermeni olması sebebi ile diğer kavimlerde ermeni kültürü içerisinde erimeye başlar.
BİZANS-SASANİ-ERMENİ TESİRİ (395-640)
Roma Devletinin ikiye bölünmesinden sonra Rumeli Anadolu Suriye Mısır ve Kuzey Afrika’da Bizans devleti hâkimiyet sürer. Erzincan ve yöresi İranla Bizans arasındaki sınır bölgesidir bu yüzdende Hıristiyanlık ve Zerdüştlük dinlerinin çatışma bölgesidir. VII. Yy. sonra Arap istilalarının başlamasıyla bölge iyice hareketlenecektir. Bizans döneminde Ermenilerin Hrisyanlığın farklı mezhebinden olmalarından dolayı baskı altına alınırlar. Yine bu devre ait olarak tespit ettiğimiz bilgilere göre VI. Yy.’da ticaret hayatı canlanan Bizans şehirlerinde tuğla ve taştan sulama kanalları vb. gibi yapılmaya başlanmıştır ki Çayırlı İlçe merkezinde ve Başköyde bu tür kanalların phönklerin ev kazıları sırasında ortaya çıktığı görülmüştür. Yine ilçeye bağlı Balıklı Bozağa gibi köylerde tespit ettiğimiz mağaraların gizlenme veya depo olarak Ermeniler tarafından kullanıldığı tahmin edilmektedir.
İSLAM ORDULARININ GELİŞİ (640-1054)
Hz. Ömer v Hz. Osman dönemlerinde İslam orduları Anadolu’ya yönelmişlerdir. Bu dönemde Bizansın Ermenilere ve diğer mezheplerdeki Hıristiyanlara uyguladığı baskının neticesi olarak Arapların Bizansa karşı tercih edilmesi söz konusu olmuştur.
Emevi hilafeti döneminde ise Bizans tekrar bölgeyi hâkimiyet altına almış fakat bölge halkı kendilerine karşı hoş görülü olan Müslüman idaresini her zaman tercih etmişlerdir. Bölgede daha sonra kendini gösteren güç Büyük Selçuklu Türkleridir. Bu akınlar karşısında bir şey yapamayacağını anlayan Bizans, Yerli Rum halkı batıya göç ettiler. Bizansın bu güç politikasına rağmen Ermenilerin çok az bir kısmı göç etmiş. Bunların çoğu Klikya Adana ve çevresi bölgesine yerleşmiş akınlar sonrası dönemde bir çoğu tekrar dönmüştür.
İLKÇAĞLARDA YOLLAR BÖLGELER ŞEHİRLER
Yapılan araştırmalar sonucunda bölgenin oldukça işlek yollar üstünde bir bölge olduğu görülür kimi araştırmacılara göre ilk çağlarda var olan bu yollar İpek Yolu’nun bir devamı kimi araştırmacılara göre de bölge içerisinde Doğu Anadolu Yolları diye de ifade edebilecek ticaret ve yerleşim sebebiyle oldukça işlek yolardır.
Biz bu yolları Çayırlı-Mans bölgesi için değerlendirecek olursak ilçe merkezini içine alan ekonomik etki alanına soktuğu anlaşılıyor. Zaman zaman yerli halkın rast geldiği “yol işaret taşları” bu görüşü doğrular niteliktedir.
Erzincan, Trabzon, Erzurum, Bingöl arasında uzanan bu yollardan ilçemizi etkileyen başlıca yolların geçtiği bölgeler Erzincan, Vican-Yollarüstü Abrenk Şirinli diğer yol Erzincan Başköy Çayırlı-Mans, Pekeriç-Çadırkaya Erzurum veya Başköy , Tivnik , Tercan, Erzurum, Çayırlı, Gelengeç, Trabzon, Bayburt olarak verilebilir.
TÜRKLER ANADOLUDA (1015)
Erzincan bölgesi Müslüman Türklerin 11 yy.dan sonra Anadolu’ya geçtikleri ve yerleştikleri ilk bölgelerdendir. Türkler Anadolu’ya girerken bizim bölgemizi etkileyecek olan şu yollardan da geçmişlerdir. Aras Vadisi, Pasinler, Karasu Yatağı, Şokun Boğazı Miyadin- Saygılı düzlüğü ikinci olarak ta güneye yönelip kükürtlü boğazından Tercan’a yönelmişlerdir.
11’nci yy. dan sonra Büyük Selçukluların Anadolu’ya yaptıkları akınlar Bizansı sarsmaktadır. Bu yüzyıllardan önce M.S. 4. Yy.’da Avarlar ve Arap ordularında bir kısım Türkün Anadolu’ya girdiği biliniyor fakat Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma süreci Büyük Selçuklu Devleti ile başlayacaktır.
1015–1018–1021 yıllarında keşif amaçlı akınlar ardından Orta Asya2dan sürekli gelen Türk boylarını Anadolu’ya sevk ederek yerleşme amaçlı akınlara başlanacak 1048 yılında Bizans’la yapılan Pasinler savaşıyla bu yayılma hızlanacaktır.
Bizansın dini tahakkümünden bıkan yerli halkın Türklere tavrı yerel idarecilere dokunmayan Türkler bu politikaları sayesinde yerli halk tarafından desteklenmiş Erzincan ve yöresi akınların merkez üssü olmuştur.
Batı Anadolu’ya sızan bu akınlar karşısında büyük bir ordu toplanmış 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşıyla birlikte Bizans batıya çekilmeye korunabileceği kalelere yerleşmeye başlar ki bu Bizansın daha uzun süre Türklerin önüne çıkamayacağı anlamına gelmektedir.
Büyük Selçuklu Devletinin zayıflaması ile birlikte Anadolu’da Malazgirt Savaşında bulunmuş olan beyliklerin bağımsız beylikler haline geldiği görülür bizim bölgemizde Mengücek ve Saltuklu Beylikleri hâkim olmuştur ki Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde bu beyliklerin fonksiyonu büyüktür.
MENGÜCEKLER (1071–1228)
Malazgirt Savaş’ından sora Anadoluda kurulmuş olan beyliklerden olup, Erzincan, Kemah, Divriği bölgesine hakim olmuşlardır. Bizans’a karşı yapılan savaşlara bu beylikte destek vermiştir. Zaman içeriside eski Türk adetleri gereği kardeşle arsında beyliğin paylaşılması ile zayıflamaya başlar. Gürcülere Bizanslılara karşı yaptıkları mücadelelerle bölgenin Türk ve Müslüman kalmasını sağlamışlardır. Bu beyliğin bölgenin Türkleşmesi ve İslamlaşmasına kültürel yöndende büyük tesiri olmuştur. Mevlana Celaleddini Rumi’nin babası Mevlana Bahaeddin Veled’in Erzincana gelişinde ona yapılan medrese ile şehirde Mevlevilik yayılır 1228 yılılnda bölge Anadolu Selçuluların eline geçer.
SALTUKLULAR(1071-1202)
Erzincan, Erzincan’ın güneydoğusu Tercan bölgesinde Mengüceklerden başka Saltuklular da hâkim olmuştur. Beylik Gürcülere karşı başarılı seferler yaparak bölgenin Türk kalmasını sağlamıştır. Merkezi Erzurum olan beylik içerisinde işlek bir yol üzerinde bulunan Mama Hatun Tercan kültürel yönden de canlı bir merkez haline gelmiştir. Bölge hakkında Makro Polo Klaviyo gibi Avrupalı seyyahların bilgi vermekte olduğu eserler mevcuttur.
Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah Gürcü seferi sırasında bölgeyi hâkimiyeti altına alır. Bu dönemde doğuda bir tehlike belirmiştir. Moğol istilacıları bölge halkının direniş göstermemesi üzerine bölgede kıyım yapılmamış fakat Moğol istilası sonrasında Moğolların yerel idarecileri sık sık değiştirmeleri Moğol askerlerinin çapul hareketleri sonucunda bölgede kargaşa ve belirsizlik vardır. Bu dönemde Erzincan ve havalinde Ermenilerin dini bir bayram yapma hazırlığında olduklarından kaynaklar haber veriyor ki bölgede hala büyük bir Ermeni kitlesini var olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Yer yer idarecilerine karşı isyan hareketlerinde de bulunmuşlardır. Moğol istilası’nın tüm Anodolu için olumlu tarafı Orta Asya’dan göçmek zorunda kalan Türkmenlerle Anadolu’nun nüfusunun artması olmuştur.
Moğol İstilası döneminde 1317-1325 yılları arasında Timurtaş, 1343’te Eretnalılar, 1348-1410 yılları arasına Erzincan Emirliği2nin bölgeye hakim olduğu görülür.
ERZİNCAN EMİRLİĞİ(1348-1410)
Erzincan Emirliğinin sınırları Erzincan, Kemah, Tercan, Darende arasındaki bölge olup Erzurum’da bu dönemde beyliğin sınırları içerisinde yer almıştır. 1397’ de Moğol Hükümdarı Timur’un bölgeye gelişi sırasında Erzincan Emiri Mutahharten, Timur’a bağlılığını sunmuş, 1400’de Mutahharten’in Moğollar’la beraber Sivas Kuşatmasına katılması üzerine 1401’de Osmanlı Sultanı Yıldırm Beyazid Emirliğin topraklarını ele geçirir. Bu durum ise Yıldırımla Timur’un arasının açılmasına neden olacaktır. İki devlet arasında 1402 yılında yapılan Ankara Savaşında Osmanlının ele geçirmiş olduğu beyliklerin askerlerinin Timur’dan yana geçmeleri üzerine savaş Osmanlı aleyhine gelişir. Bu dönemde bir kısım halkın Timur’a giderek beyin Ermenileri ticari konularda kendilerine göre daha fazla koruduğu şeklinde şikayette bulunmaları Ermenilere her hangi bir baskının olmadığı konusunda güzel bir örnektir.
KARAKOYUNLU VE AKKOYUNLULAR (1402-1502)
Karakoyunlu ve Akkoyunlu Devletleri Ankara Savaşı’ndan sonra bölgeye yayılmaya başlamışlar Akkoyunlu Devleti hâkimiyeti ele geçirmiş, daha sonra Ön Asya hâkimiyeti için Osmanlı ile hâkimiyet yarışına girmiştir.
OTLUKBELİ MUHAREBESİ (1473)
Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan, Trabzon Rum Devleti, Venedik Devleti, Karamanoğlu Beyliği ile Osmanlı’ya karşı ittifak girişiminde bulunmuş bunu haber alan Fatih, sahilden Amasra, Kastamonu, Sinop içerisinden Sivas yoluyla Trabzon’u ele geçirir. Normal yoldan farklı olarak Erzincan ovasına gelmeden önce Kelkit Vadisi’nin güney yakasından Çimen ve Keşiş Dağlarıyla Pulur dağları arasındaki vadi ve yamaçlardan Tercan mıntıkasına gelinmiştir. Osmanlı kuvvetleri Çayırlı, Saygılı ve Çadırkaya arasındaki düzlüklere tahkimat edip düzen aldığı sırada Uzun Hasan’da Kırdım Dağı ve deresinin kuzeyindeki Kargın Düzlüğüne gelmiştir.
Topun, zırhlı askerlerin yardımıyla Osmanlı ordusu bölgeye hâkim olur. Bu savaştan sonra Osmanlı bölgeye hâkim olmaya başlar. Akkoyunlu ve Karakoyunlu’ların bölgedeki en önemli tesiri Türkmenlerin yerleşmesiyle bölgedeki Türkleşmenin hızlanmasıdır. Kemah, Tercan, Erzurum, Bayburt bölgesine hâkim olan Akkoyunlular bölgede Türk devlet anlayışının yerleşmesinde de önemli rol oynamışlardır. Gerek devlet olarak ticaretin desteklenmesi gerekse Türk halkının yerli yabancı tacirlere karşı misafirperver davranmaları bölgenin geçmişten itibaren getirdiği ticaret fonksiyonunu devam ettirmesini sağlamıştır. İlk çağdan itibaren meydana gelen depremlere rağmen bölgede büyük bir nüfusun yaşamasında ticaretin şüphesiz büyük bir rolü olmuştur. Akkoyunlular’ın göçebe bir kitleye dayanmasından dolayı at ve koyun yetiştiriciliği baş sırayı alıyordu. Karakoyunluların yetiştirdiği cins atlar XV. Yy.’da Uzak Doğuda dahi biliniyordu.
Tahrir defterlerinden anlaşıldığına göre bölgede tekke, zaviye, dergah gibi kurumlar vardır. Bunların fonksiyonu din, ilim, edebiyat, müzik gibi kültür etkinliklerini yapmaktadır ki ortak yerleşik bir kültürün doğmasında bunların etkisi büyük olmuştur.
SAFEVİLER (1502–1514)
İran’ın kuzeyinde ortaya çıkmış olan bu devlet Akkoyunlu ve Osmanlı ülkesine göç etmiş olan İslamiyet’i henüz tanımakta olan Sünni göçebe Türkmen kitlesiyle büyümüş Şii ideolojisi Omsalı Devlet politikasına alternatif görünmek amacıyla kullanmışlardır. Devletin topraklarını elinden aldığı tımarlı sipahiler, devlet tarafından vergi vermeye, yerleşik hayata geçirilmeye çalışan göçebeler kendilerine büyük vaadlerde bulunan İran Şahına yönelirler. Otlukbeli savaşından sonra bölgede asayiş bozulmuş, idarecilerin gevşek tutumu sebebiyle mezhep çatışmaları bölgede büyümüş Safeviler’in aradığı uygun siyasi ortam doğmuştur.
1500’li yıllarda Anadolu’ya gelen Şah İsmail ilk önceleri bu maksatlarını gizli tutarak şeyh görüntüsü vermiş, Erzincan’a gelişine II. Beyazid ses çıkartmamış, Anadolu’dan akın akın ziyaretler olmuş. Olayları yakından takip eden Trabzon valisi şehzade Selim Yavuz bölgede Osmanlı otoritesini güçlendirmek için yaptığı faaliyetlere II. Bayezid engel olmuş bu dönemde Safevi devleti bölgede güçlenmiştir. Çaldıran Savaşı ile 1514’ten sonra Osmanlıların bölgedeki hâkimiyeti artar.
Safevi devleti bölgede ayrımcılığın temelini atmıştır.1500’lü yıllara kadar bölgede kardeşane yaşayan topluluklar arasına fitne bu dönemde atılmıştır. Yaşayış, iman yönünden farkı olmayan topluluklar, yaşanan huzursuzlular sebebiyle ya İran’a gitmiş veya yüksek dağ köylerine gitmiş bu durum kaynaşmakta olan halkların farklılaşmasına tepki olarak farklı ibadet ve akidelere girmesine neden olmuştur. Hülasa ekonomik alanda çıkan sorun devletlerarası inanç konusunun malzeme yapılması sebebiyle ayrım büyümüştür.
OSMANLI HÂKİMİYETİNDE ÇAYIRLI VE ÇEVRESİ
Çaldıran'dan sonra Çayırlı ve çevresiyle ilgili bilgilere tahrir defterlerinde rastlanmakladır. 1516 tahrirlerinde Erzincan Vilayeti, Kemah Sancağı, Tercan Nahiyesi -Çayırlı ve Aşağı Tercan olarak -ikiye ayrılmıştır.
1540-50'de Bayburt'a bağlı olan Çayırlı 1550 de Erzurum'a bağlanmıştır.
Erzurum'da bulunan Cafer Efendi Camii'nin kitabesinde Pülk Köyü'nde bir neft kuyusunun vakfiyesinden bahsedilmesi bölgede petrol türevi bir maddenin bulunması ihtimalini hatırlatmakladır. Çayırlı İlçe merkezinde, Balıklı Çaykent'te beziryağı üretiminin olduğu bu yüzden buraların çevre köyle¬re göre daha fazla canlı olması söz konusudur.
XVI. yy.'dan sonra hızlanan Osmanlı Iran Savaşları'nın bölgede ekonomik durumu sarsacağı şüphe götürmez bir durumdur. Çayırlı Bölgesi Osmanlı Ordusu'nun geçit bölgesidir.
Ordunun beslenmesi, ülkede genel olarak ekonomik bozulma, Umar sisteminin ihmali ile Celali İsyanı ismiyle bilinen isyanlar bölgede de çıkmıştır, isyanları bastırıp İran'a sefer düzenleyen IV. Murat bölgeye bazı sivil yapılar kazandırmıştır
RUS YAYILMACILIĞI VE KIŞKIRTMA POLİTİKALARI
18. yy.‘dan sonra İran’ın ve Rusya’nın bölgedeki talepleri artmıştır. 19. yy.’da Erzurum’u işgale başlamışlar, Bayburt ve Gümüşhane işgal edilmiş, 1804 anlaşmasıyla Ruslar geri çekilmişler Rus istilası döneminde büyük bir Ermeni kitlesi Rusya’ya göçmüş ve oranın tabiiyetine geçmiştir. 1877–78 Rus savaşında Erzincan işgale uğramasa da savaşın menfi yönünden etkilenmiştir.
Genel olarak buraya kadar anlatılan kısımlarda olduğu gibi Ermeniler bölgede büyük bir nüfus olmakla birlikte tarihin hiçbir döneminde siyasi varlık göstermemişler, ekseriyeti ticaretle uğraştığı için yerel yöneticilerden her zaman iltifat görmüşler, hatta Müslümanlardan bazı konularda farklı haklara sahip olmuşlardır. 1717’de bir rahip tarafından başlatılan isyan Rusların destek vermesiyle büyümüş Ermeni milliyetçiliği canlandırılmıştır. Rusların genel hedefi ise Doğu Anadolu da kendine bağlı bir devlet kurulmasını sağlayarak Akdeniz’de hâkimiyet kurmaktır. Tanzimatla birlikte kendilerine tanınan haklara binaen Ermenilere tanın imkânlar isyan hareketlerine uygun bir ortam doğurmuş 1890’da kurulan Ermeni Komiteleri isyana taraftar toplamaya Müslüman köylerine baskınlar yaparak kan dökmeye başlamışlardır.
Çayırlı ve çevresinde köylere de ve yollarda pek çok katliam ve soygun olmakla birlikte en bariz olanı Çayırlı’da toplanan öşürün çalınması ve dört müslümanın yaralanması olayıdır.
Rus ve İngilizlerin desteklediği Ermeniler hızlı bir şekilde örgütlenmişlerdir. Çilligöl’de çoluk çocuk demeden yapılan katliam Ermenilerin gerçek yüzlerini göstermektedir. II. Abdülhamit döneminde olaylar kısmen yatıştırılır.
1864 Nizamnamesi’nde Erzincan, Tercan, Kemah havalisi Vilayeti Merkez Sancağı olan Erzurum’a bağlanmıştır.1867 Nizamnamesi’nde Erzincan ayrılmış, Başköy Erzincan’a bağlı kalmış, Çayırlı Tercan’a, Tercan Erzurum’a bağlı kalmıştır. I. Dünya Savaşın’da Erzincan Ordu Müfettişlerinin merkezidir. I. Dünya Savaşı başlarında Ermen hareketleri yeniden başlamış, Müslüman ve Hıristiyan tebaa arasında sürtüşmelerin olmaması amacıyla 1915’te Ermeniler Suriye’ye göç politikası uygulamıştır.
Milli Mücadele yıllarında tüm ülkede olduğu gibi Erzincan ve havalisinden milli mücadeleye destek verilir.
CUMHURİYET DÖNEMİ ÇAYIRLI
Cumhuriyetin ilanından 1936’ya kadar Tercan’a bağlı olan Çayırlı vilayet olarak Erzurum’a bağlıdır. Çayırlı 1954 Haziranında ilçe olmuş. Başköy, Karakulak nahiye yapılmıştır. Bu nahiyelerden başka 62 tane köyde Çayırlıya bağlıdır.